Terapi Ekolleri - Sinem Eminoğlu

TERAPİ EKOLLERİ

Her terapi ekolü, insan davranışını, duygularını ve düşüncelerini farklı bir bakış açısıyla açıklar ve değişimi sağlamak için farklı yöntemler kullanır.“terapi ekolü” aslında bir psikoterapi yaklaşımının bilimsel temeli ve uygulama yöntemi demektir. Her terapist, eğitimine ve danışanının ihtiyaçlarına göre bir ya da birkaç ekolde çalışabilir.

    Düşüncelerimizin duygularımızı ve davranışlarımızı nasıl etkilediğini anlamaya yardımcı olan, bilimsel temelli bir terapi yaklaşımıdır. Bu süreçte kişi; kendisini olumsuz etkileyen düşünce kalıplarını fark eder, bu düşüncelerin yerine daha gerçekçi ve işlevsel bakış açıları geliştirmeyi öğrenir. BDT, kaygı ve kaygı ile ilişkili bozukluklar, depresyon, öfke kontrolü, özgüven sorunları, fobiler ve ilişki problemleri gibi pek çok alanda etkili sonuçlar veren bir yöntemdir. BDT’nin temelinde, düşünce-duygu-davranış arasındaki karşılıklı etkileşim yer alır. Düşüncelerimizin, hissettiklerimizi ve davranışlarımızı doğrudan şekillendirdiği kabul edilir. Kimi zaman farkında olmadan zihnimizden geçen otomatik düşünceler (“Ben başarısızım”, “Kimse beni anlamıyor” gibi) duygularımızı olumsuz etkileyebilir ve işlevsiz davranışlara yol açabilir. Zihin süreçleri bazen sistematik hatalar ya da bilişsel çarpıtmalar içerir. Terapide bu çarpıtılmış düşünceler fark edilir, sorgulanır ve yerlerine daha dengeli, gerçekçi düşünce biçimleri yerleştirilir. Bilişsel değişimin yanı sıra davranışsal müdahaleler de terapi sürecinin önemli bir parçasıdır. Davranışsal deneyler, maruz bırakma çalışmaları ya da aktivite planlaması gibi uygulamalarla kişi, yeni ve sağlıklı öğrenmeler geliştirir. BDT, yapılandırılmış ve hedef odaklı bir yaklaşımdır. Seanslarda belirli hedefler belirlenir, sorunlar adım adım ele alınır ve ilerleme düzenli olarak değerlendirilir. Terapide, danışanın aktif katılımı esastır. Seans dışında verilen pratikler, düşünce kayıtları veya davranış gözlemleri, bireyin öğrendiklerini günlük yaşamına aktarmasına yardımcı olur. Tüm bu yönleriyle BDT, kişinin kendisini daha iyi tanımasını, yaşamındaki sorunlara farklı bir gözle bakabilmesini ve duygusal dengesini yeniden kurmasını destekleyen, etkili ve yapılandırılmış bir terapi modelidir.
    Şema Terapi, erken dönem yaşantıların bugünümüzü nasıl şekillendirdiğini anlamaya yardımcı olan, derinlemesine ve bütüncül bir terapi yaklaşımıdır. Bu yönteme göre çocuklukta gelişen ve yetişkinlikte de tekrarlayan duygu, düşünce ve davranış kalıplarına “şemalar” denir. Şemalar; bireyin kendisiyle, diğer insanlarla ve dünya ile kurduğu ilişki biçimlerini belirler. Ancak bazı şemalar, farkında olmadan bizi zorlayan ilişki döngülerine, duygusal tepkilere ya da içsel çatışmalara yol açabilir. Şema Terapi’nin amacı, bu tekrar eden döngüleri fark etmek, duygusal ihtiyaçları sağlıklı yollarla karşılayabilmek ve kişiyle kendisi arasında daha şefkatli bir ilişki kurulmasına yardımcı olmaktır. Terapide öncelikle bireyin temel duygusal ihtiyaçlarının (sevgi, güven, kabul, sınır, özgürlük gibi) geçmişte nasıl karşılanıp karşılanmadığı incelenir. Bu süreçte çocukluk dönemindeki bağlanma deneyimleri ve aile içi dinamikler, kişinin bugünkü ilişkisel örüntülerini anlamada önemli ipuçları sunar. Şema Terapi yalnızca bilişsel farkındalıkla sınırlı kalmaz; duygusal farkındalık ve deneyimsel iyileşmeyi de hedefler. Terapide danışan, kendi şemalarını fark eder, onlarla duygusal olarak temas kurar ve imgeleme çalışmaları gibi tekniklerle geçmiş deneyimleri daha sağlıklı biçimde yeniden anlamlandırır. Bu süreçte terapist, danışanın içsel “çocuk yanıyla” bağlantı kurmasına destek olur ve terapist, danışanın geçmişte karşılanmamış duygusal ihtiyaçlarına terapötik biçimde yanıt verir; bu da kişinin kendini daha güvende ve anlaşılmış hissetmesine yardımcı olur. Terapide ayrıca “mod çalışması” adı verilen bir süreçte, danışanın farklı içsel yönleri fark edilir. Amaç danışanın işlevselliği yüksek yönlerini (modlarını)güçlendirmek; işlevselliği bozan yönleriyle (modlarıyla) başa çıkabilme ve duygusal dengeyi koruyabilme becerilerini geliştirmektir. Son aşamada danışan, öğrendiği farkındalıkları davranışsal düzeyde uygulamaya başlar. Davranışsal deneyler yoluyla eski tepkilerini test eder, yeni ve işlevsel davranış biçimleri geliştirir. Tüm bu yönleriyle Şema Terapi, bireyin geçmişten gelen duygusal kalıplarını dönüştürmesine, kendisiyle daha sıcak, anlayışlı ve dengeli bir ilişki kurmasına yardımcı olan derinlemesine bir terapi sürecidir.
    Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, çocuğun duygularını, ihtiyaçlarını ve içsel çatışmalarını en doğal şekilde oyun yoluyla ifade etmesini sağlayan bir terapi yaklaşımıdır. Bu yöntemde oyun, çocuğun dili; oyuncaklar ise sözcükleridir. Terapist, çocuğa koşulsuz kabul, empati ve içtenlikle yaklaşır, amacı çocuğun güvenli bir ortamda kendini ifade etmesini ve içsel kaynaklarını kullanarak duygusal dengeyi yeniden kurmasını desteklemektir. Terapide çocuğun liderliği esas alınır; çocuk oyunu seçer, temalara yön verir ve kendi deneyimlerini güvenle yaşar. Terapist oyuna tam dikkatle katılır, çocuğun duygularını empatik şekilde yansıtır, sabırlı ve direnç göstermeyen bir tutumla süreci takip eder. Oyunda ortaya çıkan temalar ve duygular gerektiğinde yansıtılarak farkındalık sağlanır. Oyun ortamında farklı duyguların ifade edilmesine izin veren oyuncaklar ve yaratıcı materyaller bulunur ve terapist oyunun akışına müdahale etmez; yorum ve yönlendirmeler minimal düzeyde tutulur. Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, kaygı, öfke, kardeş kıskançlığı, travma, okul uyum sorunları veya ebeveyn ayrılığı gibi durumlarda çocukların duygularını anlamalarına ve başa çıkmalarına yardımcı olur. Araştırmalar, bu yöntemin çocukların sosyal-duygusal gelişiminde ve ruhsal iyilik hallerinde anlamlı iyileşmeler sağladığını göstermektedir. Genellikle 3–10 yaş arası çocuklar için uygun bir müdahale biçimidir.
    Open chat
    İletişime geçmek için tıklayabilirsiniz.
    Merhaba,
    Size nasıl yardımcı olabilirim?